Kendimi toplamam gerekiyor ama kaybolmuş durumdayım… Neredeyim, kiminleyim, ne yapıyorum, neden yapıyorum farkında değilim… Zamanın akışına hayret ederek dönüp duruyorum aynı boşlukta. Günlük işleri anlık zorlamalarla tamamlayıp, anında geri dönüyorum hulahupumun içine. Döndürdükçe başım da dönüyor aslında. Ama umursamıyorum. “En azından hissediyorum” diyorum. Hissizleşiyorum da çünkü aynı zamanda. Ne sevgim kalıyor, ne neşem, ne doyasıya yaşadığım gözyaşlarım.
Biri gelse beni çekip çıkarsa diyorum. Şarkılardan medet umuyorum. Aynı albümü saatlerce döndürüyorum belki bestelerine hayatı katmış insanlardan bir cevap alırım diye.
Olmuyor… Ne kadar çabalarsam çabalayayım, ne yaparsam yapayım kalkmıyor üzerimde outran fil. Öyle ağır ki… Canım yanıyor, kıpırdayamıyorum…
Yatıyorum yatağa ama uyuyabilene aşk olsun…
İçimde öyle bir hiçlik dönüp duruyor ki… Anlatmaya nereden başlayacağımı şaşırıyorum. Sanki aynı hikayeleri sil baştan yaşayıp duruyorum ve artık öyle tanıdıklaşıyor ki hikayeler, hiçbirşey hissetmez oluyorum. Hiçbir anlamı kalmıyor yaptıklarımın.
Filmlere, dizilere, hayallerime başvuruyorum ama değişen bir şey olmuyor. Bir türlü farklılaşmıyor hayatım. Hep aynı şarkıyı besteleyip, yeni albüm çıkardığını sanan şarkıcılara benzetiyorum kendimi… Her kurduğum cümle bir öncekine benziyor. Korkunç bir kabusun ortasında, içinden çıkamadığım bir labirentte, süremin azaldığını bilip stres olmuşum gibi yaşıyorum hayatı.
Gözüm hep kapıda… Sanki birilerini bekliyorum. Gelen giden yok ama, her araba farında hopluyor yüreğim.
Dikkatsizleşiyorum ve sakarlaşıyorum zamanla.
Biri bir nokta koysa bu yazıya bitecek ama benden çıkmıyor o cesaret.
Böyle düşündüğünüz anlarda, tavsiyem, derin bir nefes alın ve sizi mutlu edenleri düşünün. Sonra da kendiniz için güzel bir şey yapın. Herkes zaman zaman böyle sürüklenir gri bulutların içine… Önemli olan zamanında kafanızı dışarıya çıkarıp, temiz hava almaktır!