“Bırakıp gitme beni…”

Bu yazıyı yazmak zor olacak benim için. Şimdiden hissediyorum içime saplanan hançeri… Hani karnın tam üstünde, kalbin biraz altına gelen o noktaya girer ya bir sancı… İnsanın nefesi kilitlenir. Açamaz düğümü ne yapsa…

Galiba herkes, herkesi bırakıp gidebiliyor bu hayatta. En sevdiğim dediğin bile, gün geliyor vazgeçilebilir oluyor.

Çok sevdiğim biri, çok sevdiğini söylediği birinden vazgeçiyor bugün… Detayları bende saklı ama acısı ortak…

Öyle üzüldüm ki duyunca. Dinleyemedim haberi… Çektim gittim.

Bugün dinlenme günüm olacaktı sözde. Herkesi, her şeyi bir kenara bırakıp, kendimle vakit geçirecektim. Ama ne mümkün kopmak hayat denen girdaptan. İstem dışı öyle bir sürükleniyor ki insan acılara, derin yaralara… Başın döndüğünde ya da bayıldığında çoktan düşmüş oluyorsun kara deliğin içine.

Umutsuz değilim aslında. Sadece çok üzgünüm.

Bu kadar basit bir duygu ne kadar karmaşıklaştırabiliyor hayatı.

Herkes bir şeylere takılıyor ve içinden çıkılmaz hale gelinceye dek zorluyor sorunu. Oluruna bırakmayı, barışçıl çözümler üretmeyi hiçe sayıyor insan. Sonunda da hep istenmeyen kopuş gerçekleşiyor. Bu kadar zor mu gerçekten durum ne olursa olsun, sadakate tutunmak?

Gitmek istiyorsan gideceksin elbette. Ama gittiğin gibi dönmesini de bileceksin. Bu kadar kolay olmamalı sana bağlananlardan vazgeçmek…

Gelişini kutlamalarla, heyecanla haykırdığının gidişi bu denli sade olmamalı bana göre…

Neyse… Gelmeyecek gerisi. En doğrusu noktayı koymak yol yakınken.

Yazar: Şeyma Çavuşoğlu

Şeyma, Notre Dame de Sion Lisesi’ni bitirdikten sonra, Koç Üniversitesi’nde psikoloji okudu. Ardından La Salle Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansını (M.A.) ve Lesley Üniversitesi'nde Yaratıcı Sanat Terapileri alanında doktora derecesini tamamladı. Detaylı bilgi için: www.seymacavusoglu.com

““Bırakıp gitme beni…”” için 6 yorum

  1. Sevginin, kendi çxgürlüğüme taktığım en güçlü kelepçe olduğunu yıllar önce farkettim. Sevdiğiniz insanın gitmesi demek; alttan almanız gereken, kırılmasın diye düşünceli davranmanız gereken, dertlerini dinleyip çözüm üretmek isteyeceğiniz bir kişinin eksilmesi demek. Kendinizden daha az fedakarlık edeceksiniz demek. O insanın gitmesi demek; alttan almanızı, düşünceli davranmanızı, dinleyip yardımcı olmanızı, fedakarlıklarınızı hiç haketmemiş olması demek.Salıverin gitsin, ne hali varsa görsün. Kendinize yetersiniz, merak etmeyin.

  2. Belki de en iyisi olduğunu düşündüğü için gitmeye karar vermiştir. Bazen işler çıkmaza girdiğinde en kederli fedakarlıktır herşeyi bırakıp gidebilen olmak. Bazen kalmaktan daha fazla cesaret gerektirir, asla bırakamayacağını geride bırakmak. Çünkü birisine ihanet ettiğini hissetmekten daha da zor katlanılır olan bir duygu varsa o da kendine ihanet ettiğini hissetmektir. Ama yine de bunun kaçınılmaz bir ihanet olduğunu bilmektir. Belki de…

  3. Daha önce yazdığım gibi, giden gitsin ne hali varsa görsün. Ister kendine ihanet ettiğini düşünsün de gitsin, ister karşısındakine…
    Ister fedekarlık olarak düşünsün yaptığını, ister korkaklık…
    Kalanın gidenle işi olmaz, kalanın gideni savunanla da işi olmaz, gideni anlamakla hiç işi olmaz.
    Kalan kendine yeter.

  4. Ya terk edilen bir çocuksa… Ne yazık ki her durumda o kadar kolay olamıyor gidenin yokluğunu umursamamak.

  5. çok güzel yazıyorsunuz,çok anlamlı..alıp götürüyor beni…

    bir kaç şey paylaşmak istiyorum..

    * seni yaşam boyunca bitiremezdim,anlayamazsın..yeniden bulmak varken ellerini,bu son diyemezdim..ama hiç bilmeyeceksin,,sen benim için öyle bir yalandın ki,doğruluğun bir ömür sürecek..(( siymean ))

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: