Word’de her yazımı sonlandırdığımda bilgisayarım kibarca yarattığım yenilikleri saklamak isteyip istemediğimi soruyor. Düşündüm de, keşke hayattada biz o kadar çabalayıp, didinip bir şeyleri değiştirdikten sonra, birileri saklamamıza yardımcı olsa…
Neden bütün iş bize kalıyor? Değişimi planlayan biz, zaman ayıran biz, gerçekleştirmek için emek harcayan biz… İş saklamaya gelince tekrar tekrar uğraşan yine biz…
Hiç bitmiyor ulaşılacaklar, engelleri aşmalar, ikna etmeler, uğraşılar… Yapılacaklar listesinden tam bir maddeyi siliyorum, iki dakika sonra yenisi oluşuyor… Yazmak istemiyor canım ama yazmadan da hayat yaşanmıyor…
Kabullenme aşamasındayım sanırım. Hani diyorlar ya “ya kabul et ya değiştir”… Hayatın geçişini, zamanın akışını, toplumun her kuralını değiştiremeyeceğime göre, elbet bir gün ben de kabulleneceğim.
Sıradan olmaktan korkuyorum belki de. Herkesin yaptığını yapmaktan, her gidilen yere gitmekten, her kalıba uyum sağlamaktan… Yenilikleri kaçırmak istemiyorum… Ama en çok da kendimi kaybetmekten delice, çılgınca, herşeyi göze alırcasına korkuyorum…
Sınırlarımı öyle zor çizdim ki… Olduğum yere öyle güç bela geldim ki… Şimdi “save” butonuna basmak istiyorum. Ama o enerjiyi içimde bulamıyorum…
Bugün 1 Eylül… Hoşgeldin sonbahar…
eger gercekten ve istedigin icin degistiysen, zaten “auto-save” olumustur…degismek oyle zor ki, tekarar eskiye donmekte bir degisim degil mi?
Her satirini senin sesinle okuyorum ve cok ama cok mutlu oluyorum …emegine saglik biricigim….