Yağmurla temizlendi içim… Böyle hüzünlü havaları severim ben… İçimde sıkışmış ne duygu varsa atamadığım, yansır havaya böyle günlerde. Ben de rahatlarım içimdeki huysuzluğun aksini doğada gördüğümde.
Binlerce insanız şu dünyada. Hepimiz farklı işlere dalmışız… Düşünsenize, şu an, ben bu satırları yazarken ve siz okurken, neler neler yaşıyor diğer insanlar… Doğanlar, doğuranlar, ölenler, ağlayanlar, gülenler, kahkaha atanlar, öpüşenler, kavga edenler, birbirlerinden habersiz aynı sitenin yapışık binalarında mutfaklarında sabahlayanlar…
Ne geleceğimizi biliyoruz, ne de bir sonraki anımızı…
Ne çok medet umar insanlar medyumlardan, fallardan, geleceği gördüğünü iddia edenlerden…
Neden bilmek isteriz ki sürpriz paketin içinden çıkacak olanı vaktinden önce?
Hazırlanmak mı ister acaba insan? Yaşadığım büyük hüzünleri, hayalkırıklıklarını, ters gidecek işleri bilebilseydim önceden, elbette daha hazırlıklı girerdim o virajlara… Ama yine de yıpranırdım, tökezlerdim…
Belki de böylesi daha iyi. Yaşayarak öğrenmek, tadarak sevip sevmediğimize karar vermek…
Deneyimler en değerli hazinemiz derim hep. O yüzden yaşlanmak istemesem de, bir yanım hevesle bekler bol deneyimli olacağım günleri…