“Gitme” dedim. Sesim içimde yankılandı. Uzun zamandır ilk defa kendi sesimi duydum. Bu kadar yoğun yapmıştım hayatımı. Meğer korkmuşum ve kaçmışım. Bunca yıldır benim olabilecek herşeyi elimin tersiyle itmişim. Kabuğumun içinde düzenimi kurmuşum. Fazla geçirgen olmayan seçiciliğimle, tek tük anılar biriktirmişim. Ama ipimi koparıp yaşayamamışım bir gün bile. Bu gece başbaşa kaldım kendimle. Tanımadığım birine dokunmak gibiydi. Sessiz, sakin, huzurlu gözüken ama içinde fırtınalar kopan küçük bir kız çocuğu kalmış içimde. Hiç büyümemiş. Hiç konuşmamış. Hiç tatmamış hayatın ne acısını ne de tatlısını.
Rüzgar esmiş, hemen camı kapamış, perdeyi çekmişim. Ne soğuk işlemiş içime ne de üşümediğim için ısınmayı bilmişim. Şimdi farklı. Herşey başka. Bugün yalnız kalmışım. Anlatmak istesem de ellerim titremiş. Yazamamışım. Dudaklarım büzüşmüş, konuşamamışım. Artık sesim dışardan da duyulsun istiyorum. Çünkü ben korktuğum için kaçmışım, istemediğim için değil.
Ama kaçarken arkamda bırakamadıklarımı bugün gerçekten kaybetmişim. Fırsatlar kaçmış, şansım sönmüş ve ben, geldiğim yerde olmak istediğim kişiye yakın, olmuş olabileceğim kişiye de bir o kadar uzağım.
“Keşke”lerin pişmanlığından nefret etsem de hayallerimde onları yaşatmışım. Ben, bugün dünden çok uzakta yarına kararsız adımlar atıyorum. Bildiklerim o kadar sınırlı ki. Umut denen hasretle karışık bir mutlulukmuş. Yarım onu hissederken, diğer yarım hep ürkek kalmış.
Başkalarına bakmışım. Onları başarmış sanmışım. Oysa, başarmaktan kaçtığım için kendimi hep geride hissetmişim.
Güçlü olmak zorundayım zannedip güçsüz olmanın arkasına sığınmışım. Meğer hayatta güçsüzlük ve güç içiçe geçmiş, biri olmadan diğerini hissetmek mümkün değilmiş.
Şimdi kararlıyım. Ama umutlu değilim. Güçsüz anlarım ve güçlü günlerim oluyor. Bir de hedefler belirliyorum. Yapılacaklar listesi tamamlandıkça kendimi başarmış hissediyorum. Yarının kötü olmadığını biliyorum. Ama ben o umudu bulamadıkça içimde, hep eksik hissedeceğimi de biliyorum.
Beklediğim “kurtarıcı” hala umutla eş anlamlı kalbimde. Aklım, kendi kendime yetmem gerektiğini söylese de o özel anı bekliyorum; parlayacağım, anlatacağım ve savaşacağım… Oysa savaşın tam ortasındayım. Hayat, beklenmedik zaferler kazanmam için çırpınıyor.
Bir de hala korkmasam…