Bir Teklifim Var…

Sevgilime mektup yazmak istedim ama artık onu sevmediğimi fark edip defteri geri kapattım. Sonra aklıma sen geldin. Belki okur dedim, sana yazmaya karar verdim. Aslında aklım bugünlerde fazlaca karışık. Hayat güzel karşıladı beni yeni yaşımda. Ben de onu utandırmadım. Sıkı çalıştım. Devam da ediyorum. En çok da ne üzerine çalışıyorum biliyor musun? Artık beni biraz tanıdıysan bilirsin cevabı: Kendim. Evet, kendimle uğraşıp duruyorum. Bu biraz mide bulantısı yaratsa da zamanla daha berrak bir yere varacağımdan eminim. Aslında kendimi sorgularken, hayata bakışımı ve hayatı yaşayışımı kastediyorum. Aklımda hep eski aşklarım canlanıyor böyle deyince. Neden acaba? Belki de hayat benim için aşk demek, ne dersin?

Gozluklu BaykusMerak ediyorum; sen hayatı nasıl tarif ediyorsun? İnip çıkan ve bir türlü düz durmayı beceremeyen bir salıncak canlanıyor benim gözümün önünde. Rahat aslında. Yani bana rahat, seni bilemem. Ama yastıklar da sıkıyor bir süre sonra insanı. Ne şımarığım diyorum, bunu bilmek de erdem diyor psikoloğum. Evet, benim de bir psikoloğum var. Ne o, şaşırdın mı? Ben de insanım, benim de ihtiyacım var özel ilgiye, tatlı dile, huzur seline. Onun yanı öyle mutlu ki; hep orada kalsam, ben anlatsam o dinlese. Bazen duymak istemediklerimi söylese de, dobra işte ve benim çıkarımı düşünüyor.

Kıskanma. Kıskanılmayı hiç sevmem. ‘‘Kim sevmez, herkes birbirine hava atmak için çalışmıyor mu?’’ diyeceksen hiç yapma. Ben o insanlardan olmak istemiyorum. Herhalde benim de üstünlük tasladığım, kendimi çok bilir sandığım ve bazen de olduğum alanlar var hayatımda. Ama bunu da kabul edecek kadar olgun olmak zorunda değilim ya. Kıskanılmayı sevmem deyip çıkıyorum işte işin içinden. Sen hangi işlerin içinden sıvışıyorsun ‘‘Ben zinhar öyle değilim!’’ diyerek?

Sana bir teklifim var… Boş bir kağıt bul şimdi. Evet, hemen şimdi. Sonra gel geri, oku kalanını paragrafın. Dur, dur; bir de kalem lazım. Unuttum söylemeyi. Ama sen de her şeyi benden bekleme lütfen. Şimdi adını yaz kağıdın üst kısmında ortalara doğru. Şu an artık sen, sen değilsin. 10 dakikalığına en yakın arkadaşın oldun. Adı ne? Hmm, güzelmiş ismi. Benimki bilir kendini. Okuyordur o da şimdi bu yazıyı. Yapar da o bu teklifimi. Neyse konumuz bu değil. Döndüm sana geri. Yani en yakın arkadaşın haline. Şimdi kağıdın adının altında kalan kısmının ortasına boydan boya bir çizgi çek. Sağ sütuna güzel bir artı çiz üste doğru; sol tarafa da bir eksi isterim. Hadi bakalım; şimdi en yakın arkadaşın seni anlatıyor. En az 5’er adet artı ve eksi görmek istiyorum listede. Karakter özellikleri, eğitim, iş, sosyal ilişkiler, geçmiş takıntıları, gelecek beklentileri ve bugün yaptıklarına dair her şeyden seçebilirsin.

Listeye istediğin kadar madde ekleyebilirsin. Bugün aklına gelmiyorsa ilk 5’ten sonrasını yarın da yazmaya devam edebilirsin. Ama arada yap bunu olur mu? İnsanın algısı açılıyor ve yenileniyor kendisine bir başkasının gözünden baktığında. Vaktin olursa bizimle de paylaş gözlemini.

Yepyeni keşifler yapman dileğiyle…

Yazar: Şeyma Çavuşoğlu

Şeyma, Notre Dame de Sion Lisesi’ni bitirdikten sonra, Koç Üniversitesi’nde psikoloji okudu. Ardından La Salle Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansını (M.A.) ve Lesley Üniversitesi'nde Yaratıcı Sanat Terapileri alanında doktora derecesini tamamladı. Detaylı bilgi için: www.seymacavusoglu.com

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: