Madem ki…

Çok istedim, elim hep geri gitti. Zor bir dönemdi, zor bir yargıydı… Ve aşk kazandı. Birçok insanın gözünün dolduğu, kalp sızlatan anlar yaşandı. Sonunda yaşamla, doğayla, varlıkla olan sevgi halim büyüdü, irileşti, kocaman oldu, kapladı gönlümü. Artık başka hiçbir şeyin titreşimimi eş değerde etkileyemediği bir hale girdim. Bu da mutluluk, biraz huzur, biraz da aşk işte. Madem ki açık konuşmaya niyet ettik, yazılan her şey kalpten çıksın, kelimeler aksın merak edenin, soran araştıranın, bulmak isteyenin yoluna birer inci olarak düşsün.

Karmaşık senin cümlelerin, dediler. Kime yazıldı bu şiirler, diye inlediler. Sanırım her yazanın rastlaştığı bir tutam cümleden ibaretti bu yaşananlar. İyi ki de yaşandılar. Güçlendirdiler. Şimdi biliyorum, yazmadan durmak istemiyorum. Yazmadığım günlerde kelimelerin hasretiyle yanıp tutuştuğuma şahidim. Uzun cümleler, kısa kelimeler, birbirinin ardına saklanmış tümceler, bin bir çeşit harf… Hepsi biricik, hepsi tılsımlı.

Şimdi geri geldim. Yazdıklarım burada dursun, istediğinde okursun. Ama dursunlar. Dünyada her şeye ve her canlıya yer olduğu gibi, benden gelen kelimelere, harflere de yer var. Elbette. Bunu anlamam birkaç yıl sürdü. Olsun. Anladım. Bak artık kısa cümleler de kuruyorum.

Biliyor musun, ne öğrendim? Herkesi mutlu edemiyorsun. Hatta kimseyi mutlu etmek senin yükümlülüğün değil. Denersin, mutlu olsun diye adım atarsın, seversin, sevdiğini dağlara taşlara yazarsın, gözünün içine bakar, ihtiyaç duyduğunda sırtını sıvazlarsın, o ayrı. Ama sen sadece kendinden mesulsün. Sonra da dünyanın geri kalanından. Karışık değil mi? Nasıl netleştirsem? Bağlısın, sen ‘biz’ diyebileceğimiz bir bütünün parçasısın. Attığın her taş, bu bütünde bir titreşim, yankı, dalgalanma etkisi yaratıyor. Bu yüzden çok önemlisin. Kendini iyi etmeli, ruhuna iyi bakmalısın. –Meli, -malı desem de, anla işte. Sen değerlisin. Çok değerlisin. Bu değeri sen bilebilir, sen sahiplenebilirsin. Başka hiçbir canlı senin adına senin değerini biçemez. O yüzden mutluluğuna da, sevincine de, hüznüne de karar verecek olan sensin. Lütfen bunu bir düşün. Değdiğini zamanla sen de göreceksin.

Bencilce düşünme ama olur mu, daha sevgi dolu bir yerden bak bu duruma. Başkalarına değer ver; kendi değerini de sahiplenerek…

Bir dahaki buluşmaya dek, ruhuna iyi bak.

Yazar: Şeyma Çavuşoğlu

Şeyma, Notre Dame de Sion Lisesi’ni bitirdikten sonra, Koç Üniversitesi’nde psikoloji okudu. Ardından La Salle Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansını (M.A.) ve Lesley Üniversitesi'nde Yaratıcı Sanat Terapileri alanında doktora derecesini tamamladı. Detaylı bilgi için: www.seymacavusoglu.com

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: