Senden çok şey öğrendim ben. Sabretmeyi öğrendim en başta… Katı bir görünüşün altında sıcacık bir kalp olabildiğini öğrendim. Bir de affetmeyi…
Seninle ben, uzun zamandır yürüyoruz dostluk yolunda. Son dönemde daha bir kesişti yollarımız. İçim kıpırdıyor senden haber aldığımda. Yüzüm gülüyor aradığında. Kendim olabiliyorum senin yanında.
Kızıyorum bazen sana… Bazen kırılıyorum. Ama göstermeme izin veriyorsun duygularımı. Ve hep destek çıkıyorsun bana. Bazen annem oluyorsun, bazen terapistim, bazen de dostum… Dertlerimi dinliyorsun. Bitmek bilmeyen yakınmalarıma ve hararetli duygularıma sığınak oluyorsun.
Bence, sen beni tahminimden çok daha iyi tanıyorsun. Açık vermediğimi sandığım yaralarımı bile görüyorsun. Gözümün dalmasından, göz göze geldiğimizde bakışımdan, araba kullanışımdan, suskunluğumdan, içimi çözüyorsun.
Biliyor musun, başta sana inanmıyordum ben. Belki de tanımıyordum henüz. Ama ilk yargım soğuk olduğundu. Anlamamıştım seni. Kurallarını boğucu bulmuştum. Zamanla çözdüm bende iyi niyetini ve neden olması gerekene bu kadar takıldığını…
Hala var bana uymayan yönlerin. Ama ben de varım sende. Ortak hisler, ortak yaşanmışlıklar, ortak hedefler bağlıyor bizi birbirimize.
Korkuyorum gitmenden… Bir başkasıyla benimle olduğun kadar yakın olmandan. Kendime güvenemediğimden aslında bu çekincelerim. Senin bir yere gittiğin yok. Ben gidiyorum…
Bu gel-gitlerle geçiyor hep hayatım. Ürkünce kabuğuma çekiliveriyorum. Sonra da dünya beni istemiyor diyorum.
Aslında sen olduğun yerde, benim gel-gitlerimden habersiz, beni sevmeye devam ediyorsun.
Ben de seni seviyorum.
Ve hep seveceğim.
İlla sonsuzluk kattığım tüm duygulara meydan okuyacağım. Ve aklına sığınacağım.
çok keyifli, içine çeken bir post… tek sorum: yazıdaki sen kim?
Yeni postları heyacanla bekliyoruz..
Teşekkür ederim 🙂 Ne yazık ki sorunu yanıtlayamayacağım.