Nasıl kıskanıyorum seni, bilemezsin. Küçükken öğrettiler haset kötüdür, kıskanma kimseyi, hep şükret. Tamam da insanım ve doğamda var. Kıskanıyorum benden daha iyi yapanları, beğenilenleri, alıp başını gidenleri, benim arzu ettiğim gibi yaşayıp sevilenleri… Kimse kusura bakmasın. Kıskanmamalısın dendikçe sinirleniyorum.
Zor bir duygu ama kıskançlık. İnsanın içini kemiriyor. Kabul etmek bile bu kadar zor gelirken birilerini bu derece kıskandığını, bir de bu kıskançlıkla yaşamak iyice imkansız geliyor insana. Sıkıldım ama kıskançlıklarımı saklamaktan. İlan etme noktasına gelememiş olsam da kimi kıskandığımı, en azından genel bir “kıskanıyorum” açıklaması yapmanın zamanı geldi.
Hayatta en çok kıskandığım şey başarı ve yanında gelen hayranlık. İnsanın yaptıklarının başkaları tarafından beğenilmesi ve takdir edilmesi kadar güzel bir his daha olamaz. İnsana kendini özel hissettiriyor takip edilmek. Bu yüzden değil mi internete bir resim ya da video koyup kaç kişi “beğen”ecek diye beklememiz başında?
Kıskanmak doğal da, kıskandığını yerlerde süründürmek kısmına katılmıyorum. Takdir etmek gerek. Kıskandığında insan, ilk tepkisi yapanı kötülemek oluyor. Ona kendini kötü hissettirerek belki geri adım atmasını sağlarım diye mi düşünüyor acaba? Ama gerçek, meyve veren ağacın imrenilesi bir başarıya sahip olduğu ve taşlamanın manasızlığı…
Öğrenmek gerek başarandan yaptığını nasıl yaptı… Ne aşamalardan geçti, neleri farklı yaptı, nerede takıldı, nerede ivme kazandı… Büyük savaşlarda zaferler kazanan komutanlar, en büyük derslerini düşmanlarından alırlarmış. Hayat da bizim savaşımız ise, en öğretici dersler kıskandıklarımızda gizli demektir.
Katıldığım bir çalışmada en kıskandığınız kişiyi düşünün demişlerdi. Sonra onun kıskandığımız yanlarının listesini yapmıştık. Dikkat çekici olan ve eğitimde vurgulanan, kıskandığımız yanlarının aslında kendimizde de olsa keşke dediğimiz özellikler olduğuydu. Yani insan en çok sahip olamadığını, hatta asla olamayacağını düşündüklerini bir başkasında gördüğünde kıskançlık hissine kapılıyor.
Yazının ithaf edildiği kişiye dönersem: Sana karşı hissettiğim kıskançlığım yazdırdı bana bu yazıyı. Ama ilerledikçe aslında bana örnek olduğunu keşfettim. Hala çok kıskanıyorum seni, gıptayla bakıyorum yaptığına ve senden ders alıyorum. Hatta bir adım öteye geçip seni destekliyorum; çünkü sen bana çok istersem ve saf emek verirsem, hayallerin gerçek olabileceğini gösteriyorsun.
Yeniden başlatsaydım bu yazıyı; “Nasıl ilham veriyorsun bana, bilemezsin” derdim…
Eline sağlık..