Aşk Acıtır

Bundan bir ay önce, hayatımın aşkını kaybettim. İlk duyduğumda kulaklarıma inanamadığım bir haberle tüm gerçeğimin bir anda ellerimden kayıp gitmesine seyirci kaldım. Yapabileceğim ne vardı bilmiyorum ama her neydiyse yapamadım. Sadece, kalbim çok acıyor. Anlayamadığımdan anlatamadığım bir sancı çekiyorum göğüs kafesimin içinde. Ne iyi gelir ki taze aşk yarasına?

İnsan, güvenmekte ne kadar zorlanıyor birine. Ve o biri zorla verilen güveni ne kadar kolay kırabiliyor. O kadar zor ki birine kendini, kalbini, sevgini emanet etmek. Belki de hep emanet bıraktığımdan bunlar başıma geliyor. Bir önceki kırmıştı diye yine kırılmasına engel olmaya çabaladığım hayallerimi hep göçebe yeşertiyorum sevdiklerimin hayatlarında. Toprağa kök salmadan, saksıda ömür geçirmem de bundan sanırım. Her an gidebilecekmiş gibi…

Bir ses duysam gecenin ıssızlığında, biliyorum yeniden ayağa kalkabileceğim ama olmuyor, hiçbir şarkı, hiçbir kahraman beni kendime getiremiyor. Dost dediğinden zaten zor bulunuyor. Ve insan, gecenin kör dibinde kendisiyle baş başa usulca soluklanıyor köşesinde. Belki zaman içinde benim de hayallerim gerçek olur. Kim bilir, belki de bende başkaları gibi arzu ettiklerime kavuşur, nefes nefese değil nefis lezzetlerle devam ederim hayatıma. Belki ben de bir gün sevdiğim gibi sevilirim…

Aslında çokta değil gözüm; azı ister gönlüm. Bilmece sorsalar, bilsem rahatlasam isterim çoğu zaman. Olağan akışında mutlu olurum çoğu olayın. Kontrol takıntımı yendiğim uzun yıllar tüketmişimdir gençliğimde. Savaşlarım olmuştur kendini benden üstün sanan kurt adam ve kurt kadınlarla. Hafif kırgın, yarı buruk çıkmışımdır günlerimin bir kısmından. Kahkahalarımın salonları inlettiği olmuştur hoş sohbetlerin ortasında. Ben, yaşamışımdır çoğu günümü. Ama işte bazı günler ve bazı dönemler, dip nedir öğrenmişimdir hiç istemeden, terk edenlerin ve beni oraya itenlerin zoruyla. Yine kendim çıkacağımı bile bile, beni oraya atmalarına izin vermişimdir.

İnsan kendine az biraz inansa, bir de geçmişe saplanmaktan sıyrılsa, daha emin atardı adımlarını. Ben, gelecekte geçmişinde değiştirmek istediklerini arayan kadın, saplanmışım umuda, ayrılamıyorum yamacından hayallerin. Gerçekçi olarak baktığım herşeyde gerçeküstü bir sihir arıyorum. Anlamadığımda sormuyor, yorumluyorum. Vazgeçecekken hep son bir şans daha tanıyorum. Görmezlikten geldiğime inanmalarını sağlarken eleştiri oklarımı sivriltiyorum. İğnemi hep kendime batırıp, hayallerden gerçeklere düşmeme sebep oluyorum. Ama ben kendimi seviyorum. Hayatımın aşkı ne derse desin, ben kendimden vazgeçmiyorum. Herşeyimle, olduğum gibi… İlan-ı aşk.

 

Yazar: Şeyma Çavuşoğlu

Şeyma, Notre Dame de Sion Lisesi’ni bitirdikten sonra, Koç Üniversitesi’nde psikoloji okudu. Ardından La Salle Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansını (M.A.) ve Lesley Üniversitesi'nde Yaratıcı Sanat Terapileri alanında doktora derecesini tamamladı. Detaylı bilgi için: www.seymacavusoglu.com

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: