Gerçeküstü Optimizm

Sessiz kalma sözü verdiğim geceleri hatırlıyorum. Bu gece onlardan biri değil. Bu, hafızamı zorlayarak geçmişe lanetle, bugüne uzak ve geleceğe tuhaf baktığım bir gece. Yaşadığım toplumda her şeyin bu denli üstü kapalı yaşanmasından duyduğum rahatsızlık yanımda, kendime kızıp duruyorum. Bu kadar zamandır istediklerimi hep bir çekinceyle gerçek kılmış olmak, yüzümdeki oluşmak üzere olan gülümsemeyi kırıyor.

Beğendiğim, hayranlık duyduğum, aklına güvendiğim tüm zeki insanlardan gittikçe uzaklaştığımı hissediyorum. Gözümün içinden tek bir gözyaşı fışkırıyor. Yanağımdan aşağı akmasına dahi tahammülüm yok! Silip atıveriyorum.

Ben ne zaman bu kadar gaddar oldum? Hangi mevsimdi beni mevsimsizleştiren? Neden hep bu soğuk kış rüzgarları?

Hayatı olduğu gibi tutmayı denemekten vazgeçemedim. Bana sunulan güzellikleri hep yutkunarak kabul ettim. Ödüllerimde bile bir başarısızlık korkusu vardı. Ben hep hata yapmaktan kaçtım. Sanırım, en büyük hatam da buydu.

Kendimle yüzleştiğim dapdar dünyamdan beslenmeğe uğraştım. Oradan gelecek ilhamla, kelimeler türetmek istedim. Oysa yaşam pınarından nasiplenemeyen o dar girdapta, susuzluktan başka duygu yoktu içime yansıyacak. İşte ben bu yüzden hep açlığımı ve terk edilmişliğimi yazdım.

Kendi kendime sırlarla çevrelediğim bu senaryoda neye inandıysam çağırdım ve var ettim. Sevilmiyorum dedikçe sevilemeyen biri oldum. İstenmiyorum dedikçe çağrılmaz oldum. Ve en kötüsü başarısızım dedikçe çalışmayı bıraktım ve elbette başaramadım.

Neydi yaşadıklarından aldığı keyfi daimi kılanların bildikleri ve benden sakladıkları? Bu kadar zor muydu teselliyi kabullenmek ve bu kadar ürkütücü müydü paylaşmak? Ne yalanmış istemek… İnsan istediğini zaten sessizce ve usulca alırmış. Bağıranlar istediğini sanan ama aslında yaşamdan kaçanlarmış. Ben de onların yanında debelenip durmuşum.

Şimdi kayıp hissediyorum. Bir gün bir yerinden tutacağımı bilsem de hayatın, bugün erteliyorum. Bu da bir tercih elbet. Başlamamayı seçmek de cesaret istiyor. Garip bir cesaret üstelik… Ödlekliğin ardına saklanmış, sırıtan, namussuz ve bereketsiz bir cesaret.

Eskiden tek bir ‘‘en doğru’’ olduğuna inanırdım. Şimdi ise ‘‘herkesin doğrusu kendine’’ diyebiliyorum. Belki de yaşamaya başlamadığımı zannetmek bile yaşam ile kurduğum bir bağ. Bugüne dek ‘‘sen yoksan ölürüm’’ diyerek bağlanan ben, artık ‘‘varlığım bana emanet, sen onu besleyensin’’ diyebiliyorum.

Anlamadın değil mi? Al benden de o kadar… Zaten anlasam anlayacaklar.

 

Yazar: Şeyma Çavuşoğlu

Şeyma, Notre Dame de Sion Lisesi’ni bitirdikten sonra, Koç Üniversitesi’nde psikoloji okudu. Ardından La Salle Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansını (M.A.) ve Lesley Üniversitesi'nde Yaratıcı Sanat Terapileri alanında doktora derecesini tamamladı. Detaylı bilgi için: www.seymacavusoglu.com

“Gerçeküstü Optimizm” için 3 yorum

  1. Yukardaki yazıda kendimi okudum sayılır.
    Kendini bu şekilde anlatabilmen bir cesaret işi zaten, ama daha başka şeylerin üzerini örtmek için yazılmamış ise.
    Hayatın içinde olmaktan korkmamın nedeni, idealize ettim benin değişmesinden korkmam idi. Vereceğim cevaplarda insanların beni sevmemesinden, yanlış anlamasından, ve değer görmemekten kaygılanıyordum, bu yüzdende çoğu zaman sesiz kalırdım, şimdi sesiz kalmıyorum ve kendimi ifade ediyorum, ben böyle olduğumda en azından kendi düşüncelerime ihanet etmiyorum.
    Okuyarak oluşturduğum düşüncelerden bir çoğunu gerçek hayatta uygulayamadığımı gördüm zaten, okuyarak oluşturduğum düşünceler o yazarların düşünceleriydi sadece, hakiki ve tutarlı düşünceler hayatın içince oluşuyor, çünkü insan kendini, duygularını hayatın içinde tanıyor,

    Arkadaşlara bazı konularda kendimi şuna benzetiyorum diyorum, arabanın el frenini çekmişim arabayı sürmeye çalışıyorum gaza basıyorum ama gitmiyor veya çok az gidiyor 🙂

    Yukarıdaki yazdığınız yazının değişik bir yönden bakışı şu aşağıdaki yazı, okumak isterseniz linki: http://durankisiselyazilar.blogspot.com/2011/09/kayg-korku-sevgi-karar-verme-bilgi.

    1. Paylaşım için çok teşekkür ediyorum. Kaygı ve korkuların bizleri nasıl şekillendirdikleri konusunda da katılıyorum; özellikle öğretilmiş olanlar. Bence, kaygı ve korkuların bizleri besledikleri oranda hayatlarımızda yeri olmalı.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: