Duygular Tabu Olduğunda

Bu kadar mutlu hissederken bir anda çökmek normal mi?

Tabu saydığım o kadar çok duygu var ki. Neredeyse kendime hissetmeyi yasaklayacağım. Sanki bir an dünya dursa ve tüm tetikleyiciler donsa, ortada kalacağım.

Bahsetmesi bu denli keyifli olan ve yaşaması bir o kadar zor olan duygudan başka ne var ki?

Yazdığım her şey o kadar boş geliyor ki… Yazmadan durmak da imkansız. Çıkmazdayım.

Belki de bazı geceler yalnızca durmak için var. Nereye gittiğini anlamaya çalışmadan durduğun yeri benimsemeyi denemek… Üç noktalarla biten cümleler kurmak… Gerekli gereksiz birçok kelimeyi art arda sıralamak… Ve onlardan anlamlı bir cümle çıkmasını beklemek. Tıkanmak böyle bir şey olsa gerek.

Bazen fark ediyorum içimden dışarı akmak isteyen bir şeyler var ama şey kelimesinden başka onları betimleyecek sözcük bulamıyorum. Sevdiğim ve ruhumu yaşatan şarkılara dönüyorum böyle gecelerde. Bir de anlamsız bulmaktan korkmadan yazmaya devam ediyorum. Bir ortak ya da bir yandaş arar gibi gözlerimi dikiyorum çıkan cümlelere. Aslında tek bir yer var olmak istediğim. Neresi olduğunu anlatamadığım; anlatırsam büyüsü kaçacak diye korktuğum…

Uyanmanın anlamsızlığından uykum kaçıyor. Madem sabah bana gülümsemeyecek hiç uyumamak en iyisi diyorum. Ama göz kapaklarım direnemiyorlar ellerimin arasından kayan sessizliğe. Uykuyla uyanıklık arasında sıkıştığım o anlarda, bir yüz canlanıyor baktığım yerde. Bana doğru gelen çocuk yüzlü bir adam seçiyorum karanlığın ortasında. Işığı açmak istiyorum ama göz yaşlarımdan utandığımdan kımıldamıyorum. Ben duygularımla hiç barışamayacak mıyım?

Barış deyince aklımda canlananları okuyabilen öyle az insan kaldı ki hayatımda. Onlara da ulaşamaz oldum nicedir… Belki de anlamamaktadır çözüm. Bana göre olmasa da alışmaktır aslında ihtiyacım olan.

İnsan sevmediği renklerde döşenmiş bir odaya nasıl alışabilir ki?

Yaşam da böyle değil mi?

 

Gitmeyeceğim. İnat ettim. Çözeceğim. Yıllarımı da alsa, sonunda o noktaya ulaşacağım. Debelenmek böyle bir şey işte… Dalgalarla savaşmak da olsa ucunda, bir açıklama alana dek pes etmeyeceğim.

 

Bugünlerde sadece nefes almakla yetinen bedenim artık var olmak istiyor hayatımda. Biliyorum.

 

Yazar: Şeyma Çavuşoğlu

Şeyma, Notre Dame de Sion Lisesi’ni bitirdikten sonra, Koç Üniversitesi’nde psikoloji okudu. Ardından La Salle Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansını (M.A.) ve Lesley Üniversitesi'nde Yaratıcı Sanat Terapileri alanında doktora derecesini tamamladı. Detaylı bilgi için: www.seymacavusoglu.com

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: